Profesör Doktor Mehmet Görmez:
Müslümanlar gerçek bir ümmet olmalıdır.
İkev Anadolu Gençlik Yurtları tecrübe konferanslarının konuğu Prof.Dr.Mehmet Görmez gençlerimizle tecrübelerini, tespitlerini, tavsiyelerini paylaştı.
İlim Kültür ve Eğitim Vakfı, Anadolu Gençlik yurtlarında barınan Üniversite öğrencileri için programına koyduğu tecrübe konferansları serisini başarı ile sürdürüyor.
Son olarak Profesör Dr. Mehmet Görmez ‘in katıldığı konferans da büyük ilgi gördü.
Mehmet Görmez yaptığı konuşmada Küçük yaşlarda aldığı eğitim ve hizmet çalışmaları esnasında tespit ettiği önemli gelişmeleri, dersleri, faydalı bilgi ve olayları gençlerle paylaşarak başarı yolunda önemli tavsiyelerde bulundu.
Mehmet Görmez konuşmasının başında Hz. Peygamberin ilim tahsili konusundaki Hadisi şeriflerini ve Kuran'da geçen ayeti kerimeyi paylaşarak öğrencilerin yaptıkları eğitimin önemine değindi.
“Her kim ilim için yola çıkarsa, Allah da onun cennete giden yolunu kolaylaştırır” hadisi şerifi ve “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?”
Ayet-i kerimesini açıklayan Görmez, burada tüm kâinata ait bilimlerinin kast edildiğini belirterek ilmin dini ve dini olmayan ilim şeklinde tasnif edilmesinin de yanlış olduğunu ifade etti.
İlim tahsili yeryüzünde Adaleti ve Erdemi egemen kılma gayreti ile olursa melekler size kanat gerer, kıymetiniz artar ve her anınız ibadet ile geçmiş gibi olur diyen görmez, öğrencilere hedeflerini bu yönde yoğunlaştırmalarını salık verdi. Tecrübelerini aktarırken kendini merkeze koymak istemediğini belirten Mehmet Görmez, medrese hayatını, akademik hayatını ve Diyanet görevi hayatını üç bölüm halinde örnek şahsiyetler ve olaylarla anlatarak gençlere faydalı düsturlar aktardı.
Peygamber efendimizin Medine'yi bir açık üniversiteye dönüştürdüğünü anlatan Profesör GÖRMEZ daha sonra Müslümanlar da kurdukları medeniyetlerde ilim merkezleri oluşturdular dedi.
Diyanet İşleri eski başkanı Profesör Doktor Mehmet Görmez konuşmasını özetle şu bilgileri vererek devam etti;
Müslümanlar şehirlerini Camii merkeze alarak kurdular, Ashabı Suffa ile başlayan medrese sistemi Nizamülmülk ile Evrensel hale geldi. Selçuklular dönemindeki Nizamiye medreseleri bu geleneğin merkezi oldu.
Ben çocukluğumda merhum Mehmet Emin Er hocamızın yanında tahsilimi yaptım. O dönemde yaşadıklarım bana şu tecrübeyi öğretti:
Hocanın talebesine ilmi, annenin çocuğuna kaşıkla süt verir gibi vermesine şahit olarak; bilim ile sevginin birlikte verilmesini gördük. Bu tecrübe akademik hayatıma da en büyük etken olarak yansıdı.
İslam medeniyetini inşa eden, ayakta tutan, etkin olan büyük ilim adamları, alimler var. Onların hayatlarını rehber edinmek üzere mutlaka okumalısınız.
52 yaşına kadar ancak yaşayabilen İmam Gazali daha 21 yaşındayken muhteşem bir usul kitabı kaleme almıştır
Selçuklular döneminde çok büyük katkılar sağlamış, kendi çağının entelektüel bütün sorunlarını ele alabilmiştir. En karışık dönemlerde, Kudüs'ün işgali, Haçlı saldırıları, büyük kavgaların dönemlerinde çok büyük eserler kaleme almıştır.
İhtilafları ortadan kaldırmak ve tevhidi sağlamak için muhteşem eserler yazmıştır bu yüzden dünyada en çok okunan alim olmuştur. 510 Eser yazmıştır. Kısa ömrüne bu kadar hizmet ve eseri nasıl sığdırdığı sorulunca da “Ben Allah'tan zaman içinde zaman yaratmasını niyaz ettim o da bana bunu verdi" cevabını vermiştir.
Tarihimiz böyle şahsiyetlerle doludur öğrenmemiz ve ibret almamız gerekir.
Bizim ülkemizde de çok kıymetli hocalarımız oldu. Bunların çoğuna ne yazık ki pek de değer verilmedi. Bugünlerde de dijital hocalar ortaya çıktı. Birbirleriyle kavga eder oldular, bunlara çok itibar edilmemelidir.
Kendinizi doğru bilgiler ve tecrübelerle yetiştirin.
ilahiyat ilimleri sosyal ilimler ile birlikte verilmelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığım döneminde üç büyük hedefim vardı:
Birincisi Diyanet Teşkilatının, gerçeklerle Dine hizmet eden bir müessese olması,
ikincisi Diyanet teşkilatının, Türkiye dışında İslam ülkelerine de hizmet eden bir müessese olması idi.
Bunları başardık, üçüncüsü ise müstakil bağımsız özerk bir kurum olmasıydı. Bu neyazık mümkün olmadı, engeller vardı.
Bugün ülkemizde usul problemi, usulsüzlük problemi vardır. Dünyada kötülükler iyiliklerin önünde gidiyor maalesef. Aradaki iyilikler de kötülüklerin engelleriyle kaybedilmeye çalışılıyor.
Şu mealdeki hadis-i Şerif de asla unutulmamalıdır:
“Ne mutlu hayrın anahtarı ve şerrin kilidi olanlara; yazıklar olsun ki şerrin anahtarı ve hayrın kilidi olanlara”
Merhum Erbakan hocamız da bu hadisi kaynak alarak çok güzel bir düstur açıklamıştır:
“Hayra motor şerre fren olmak”
Her Mümin bütün dünyadan sorumludur. Müslüman bireyler birer halife olarak topluluklarda iyiliği egemen kılmak zorundadır. Siyaseti de bunun aracı olarak görür, iktidar olmak için değil. İyiliği egemen kılmak için siyaset yapmak gerekir.
Dünyada hizmet alanı çoktur planlarınızı yaparken ufkunuzun sınırını Türkiye ile sınırlı tutmayın.
İslam'da 3 önemli kavram vardır; İhya, ıslah, tecdit.
Özümüzü İhya edelim, Amellerimizi ıslah edelim, Düşünce, bilgi ve söylemlerimizi tecdit edelim.
Buna ihtiyaç var.
Davet fıkhımızın yeniden çalışması gerekir. Müslümanlar gerçek bir ümmet olmalıdır. Aynı evrenin evladı olmayı bilmelidir. Diğerlerine de rahmet nazarı ile bakmalıdır.
Bu bedensel birliktelikle olmaz, ruhlarımız birlikte olmalı kalplerimiz birlikte olmalı. Düşünce, hedef, gönül birliği gerekir.
Son zamanlarda yaşadığımız musibetler bizi şimdilik birbirimizden uzaklaştırdı. Ama inşallah yakınlaşmaya dönüştürür.
Gençler, İslam dünyası sizden çok şey bekliyor. Kendi değerinizin, sorumluluklarınızın farkında olun.
Bu yolda sizlere başarılar dilerim …
