HABERLER

Üsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camii'nde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında

İKEV’DE, BİN YILLIK GELENEK DEVAM EDİYOR

Üçüncü yılına giren İKEV Üsküdar İlahiyat ve Sosyal Bilimler Yurdu, Yücedal Camisinde başlatılan Şifa-i Şerif Dersleri her pazar sabah namazı ardından yapılıyor.

Pazar günleri sabah namazını müteakiben uygulanan programda, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, ilahiler okunuyor, Naat-ı Şerif okunuyor, kısa zikirler çekiliyor ve Şifa-i Şerif dersi işlendikten sonra işrak namazı kılınıyor.

Bütün bu ibadetler tamamlanınca, cemaate çorba ve çay ikram ediliyor.

Şifa-i Şerif Dersini Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hidayet Ayan Hoca Efendi yaparken, Kuran, zikir ve ilahiler bölümünü Cami İmamı Yurt Hocaları ve talebeler icra ediyor.

İki yıldır okul dönemlerinde yapılan Şifa-i Şerif Dersi önümüzdeki dönem üçüncü yıl olarak başlatıldı. Şifa-i Şerif Derslerine Cami çevresindeki cemaat, öğrenci ve hocalar, Vakıf yöneticileri ve üyeleri, davetliler ilgi gösteriyor. Dersler işlenirken bazen günlük meseleler de İslami açıdan değerlendiriliyor.

Şifa-i Şerif Dersi nedir, Kâdî İyâz kimdir?

Adı: Ebû’l-Fazl İyâz b. Mûsâ b. İyâz el-Yahsubî Doğum tarihi: 476/1083Doğum yeri: Endülüs ile Kuzey Afrika (Mağrib) arasında, Cebelitarık Boğazı’nın Afrika yakasında bulunan, hareketli ve ilim merkezi olan Sebte’dir. Kökeni Yemen’dir. Sebte’de doğmuş, ilim faaliyetlerine önce orada başlamış, sonra Endülüs’ü ve ilim merkezleri ile ilim adamlarını dolaşarak aldığı eğitimlerle İslam İlmine büyük hizmetler sunmuştur.544/1149 Merakeş’te vefat etmiş, Bâbüîlân’da, defnedilmiştir. Maliki Mezhebi kadısı; hadis, fıkıh ve dil âlimidir. Tahsili: Kâdî İyâz çeşitli âlimlerden temel dinî eserler okudu. Bunun yanında dönemin ünlü âlimlerinden muhaddis Ebû Ali Hüseyin b. Muhammed el-Ceyyanî el-Gassanî (498/ll05); Filozof İbn Rüşd’ün dedesi olan Kâdî Ebû’l-Velid Muhammed b. Ahmed İbn Rüşd (520/1 126); Kâdî Ebû Ali Hüseyin b. Muhammed es-Sedefî (514/1 120); tefsir, hadis ve fıkıh konularında kıymetli eserleri olan İbnü’l­Arabî (543/1148), Ebû Bekir Muhammed b. Davud İbn Atiyye gibi önemli şahsiyetlerden ilim tahsil etti. Ayrıca hocalarına tahsis ettiği el-Gunye adlı eserinde yüz kadar âlimden ders aldığı kaydı vardır. Görevleri: İlimde belirli bir seviyeye gelen Kâdî İyâz, 38 yaşındayken Sebte Kadılığı görevine tayin edildi. Sebte’ye çeşitli alanlarda hizmet ederek şehrin gelişmesini sağladı. Daha sonra Gırnata kadılığına tayin edildi. Tekrar Sebte kadılığına döndü. Ancak çeşitli dönemlerde kadılık görevlerinden alındı ve sürgüne gönderildi. Merakeş’te ikamete mecbur tutuldu. Burada bulunduğu sırada hastalanarak hayatını kaybetti.

 

İlmî Kişiliği: Ömer Nasuhi Bilmen “Pek parlak bir fikre, bir fakahate malik bir zat” olarak kendisini tanımlıyor. Ayrıca “hadis, usul, fıkıh ilimlerinde arabiyyatta imam idi” der. Bidat ve hurafeden uzak inancı, zâhidâne yaşayışı, İslâmî konulardaki tavizsiz tutumu ve talebelerine karşı mütevazı kişiliğiyle tanınan Kâdî İyâz zekâsı, etkileyici konuşması, hazır cevaplılığı yanında Mağrib hattını güzel yazması gibi özellikleriyle de anılmaktadır.

Hakkında Söylenenler: Hocası Ebû Abdullah Muhammed b. Ali et-Tağlibî, onun ölü­müyle Mağrib’de yerini tutacak birini bı­rakmadan gittiğini belirtmiş, Zehebî de döneminde Sebte’de Kâdî İyâz’dan daha çok eser veren bir âlimin bulunmadığı­nı ifade etmiştir.

Siyerciliği: Kâdî İyaz’ın siyerciliğini Şifa-i Şerif’in İslam dünyasında ve Müslümanların dinî hayatında işgal ettiği etkide görmek gerekir. Yazıldığı tarihten itibaren günümüze kadar hem devlet ricalî hem de ilim ehli tarafından baş tacı edilmesinin sebebini kendisinin Hz. Peygamber’e karşı sonsuz sevgisinde ve ihlâsında aramak gerekir. Herhalde Kadî İyaz, bu hâli ile salt bir siyercilik yapmamıştır. Gerçek peygamber sevgisini, itaati ve kitabın yazılış amacında belirtilen hususiyetleri ele alarak siyerciliğe farklı bir yaklaşımda bulunmuştur. “Bazıları Kâdî İyaz’dan; Rasûlullah’ın (s.a.s) değerini, O’na karşı beslenmesi gereken tazim duygularının neler olduğunu, bu büyük görevi yerine getirmeyen veya O’na dil uzatanların dini hükmünün ne olacağını belirten bir eser yazmasını ısrarla isterler. Ardı arkası kesilmeyen bu istekler karşısında, çok zor bir iş olmasına rağmen böyle bir kitap telifine karar verir ve buna başlar. Bu konuda yazılmış önceki eserlerden de istifade ederek bu kıymetli eseri ortaya çıkarır.”

Eserleri: Kâdî İyaz’ın Muhtelif ilimlere dair telif eserleri vardır. 1. eş-Şifâ bi-(fi) Ta’rîfi Hukûki (fi Şerefi)’l-Mustafa: Dört bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde Hz. Peygamber’e gerekli saygının gösterilebilmesi için onun maddî ve manevî güzellikleri, Allah katındaki üstün yeri ve mucizeleri ele alınmakta; ikinci bölümde ona inanıp itaat etmenin, O’nu bütün gönlüyle sevmenin, kendisine salâtü selâm getirmenin gereği vurgulanmaktadır.

Kitabın asıl konusunun üçüncü bölümde ele alındığını, ilk iki bölümün buna giriş niteliği taşıdığını söyleyen müellif, burada Rasûl-i Ekrem’de bulunabilecek ve kesinlikle bulunmayacak hususları, Allah Teâlâ’nın onu günahlardan ve kötülüklerden koruduğu gerçeğini ve insan olması itibariyle yaptığı şeyleri anlatmaktadır.

Dördüncü bölümde Rasûlullah’a dil uzatanlara uygulanacak hükümler incelenmektedir. Her konuya âyetlerle ve müfessirlerin bu âyetlerle ilgili açıklamalarıyla başlanmakta, ardından gelen hadislerde ilk hadis senediyle, diğerleri senedsiz olarak verilmekte ve zaman zaman âlimlerin meseleye dair görüşleri nakledilmektedir.

 

ŞİFA-İ ŞERİF DERSLERİNİN İSLAM DÜNYASINDAKİ YERİ

Eş-Şifâ yazıldığı tarihten itibaren İslâm dünyasında büyük ilgi görmüş; üzerinde şerh, haşiye, ihtisar ve tercüme şeklinde pek çok çalışma yapılmıştır. Bin yıldır İslam ülkelerinde medreselerde öğrencilere, camilerde halka okutulmuştur. Özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde düşman tehlikesine ve hastalıklara karşı okunması gelenek hâlini almış, Muhammed b. Ca’fer el-Kettânî’nin belirttiğine göre amansız hastalıklardan ve âfetlerden korunmak için evlerde eş-Şifâ bulundurulmuştur. Bu âdet diğer İslâm ülkelerinde de mevcuttur.

Osmanlı döneminde de sürekli Şifa-i Şerif Dersleri yapılmıştır. Sultan İkinci Abdülhamid’in de sürgünde bulunduğu günlerde, Çanakkale savaşlarında zafer kazanılması için eş-Şifâ okuduğu kaydedilmektedir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki pek çok belgede kaydedildiği üzere Osmanlı ülkesinde Şifâ-i Şerif adıyla bilinen esere hem devlet hem halk tarafından büyük ilgi gösterilmiştir. Şifâhan (Şifâ-i Şerif mukarriri) adıyla müderrisler tayin edilmiş, ayrıca devletin ve vakıfların desteğiyle “asâkir-i şâhâne’nin ve donanma-yı hümâyun”un selâmeti için Ravza-i Mutahhara başta olmak üzere Bâb-ı Seraskerî, Bâb-ı Fetva, Fâtih Camii, Kastamonu Nasrullah Paşa Camii, Tarsus Nur Camii gibi pek çok camide Şifâ-i Şerif okunup hatimler yapılmıştır.

 

Üsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim VakfıÜsküdar’da İkev İlahiyat Yurdu Camiinde Şifa-i Şerif Dersleri Üçüncü Yılında - HABERLER - İKEV - İlim Kültür ve Eğitim Vakfı